Ana içeriğe atla

Merhaba Ben

Şimdi size kendimi anlatacağım, yanlışlarım,doğrularım,eksikliklerimle ve fazlalıklarımla kendimi anlatacağım.

Bugüne kadar herkes kadar kötü olmadım ben kendimce daha fazlası oldum ama kimseye yapmadım kötülüklerimi kendim dışımda.Ailemle,arkadaşlarımla,çevremle anlamsız tartışmalar yaşadım düşüncesini beğenmediklerimle birdaha eskisi gibi olamadım aynı kanıda olduklarımla ise insan sayısı giderek azalan bir çemberin etrafında dizelenmeye başladım.Neden mi kötüyüm ben?Anlatayım kötüyüm çünkü dinlemek yerine konuşmayı anlatmayı hep önemsedim.Neden mi kötüyüm? Yapıcı olmak affetmek birdahaki sefere daha iyi olur demek yerine kırıcı oldum kesinkes kararlar alıp yanlış olan ne varsa düzeltmeden silmeye çalıştım ama hep bir tarafımdan iyi şeyler silindi farketmedim.Neden mi kötüyüm? Cahilim çünkü belkide kötülüğümün en büyük sebebi bu güvene,yardıma,adalete,mutluluğa cahilim ben.Sahi, siz hiç cahil olmadınız mı? Doğrularım var mıydı peki? Sanmıyorum yada ne bileyim zamanında bana doğru gelen tüm şeyler şimdi yanlış geliyor bakış açısını değiştirince fotoğraf değişiyor işte önemli olan ışığın nerden vurduğu..

Yine kendimi anlatamıyorum dimi? Bir de büyük sorunum bu benim asıl konuya hiçbir zaman odaklanamıyor saçma ve olmaması gereken yerlerde buluyorum kendimi.Kötü olan yanların zaten eksikliklerimden kaynaklanıyor peki ya fazlalıklarım neler bilmek ister misiniz? Kararlıyım mesela size inat gibi gelen saçma bir kararın arkasında kimse durmazken ben sonuna kadar kalırım yanlış dahi olsa, safım mesela çünkü herkesin iyi olduğunu sanıyorum -gerçi iyilik neyse- kendimde olanı karşımda da bulmak istiyorum.En saçması da kendim bu kadar kötüyken iyi bir kişiyi yaşamıma dahil etmeye çalışıyorum.Ben anlatamıyorum kusura bakmayın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Uzak Zaman

Vicdan denilen kelimenin ne olduğunu öğrenmek için önce gözyaşlarının değerini bilmelisiniz. Zaman her şeyin çaresidir derler. Zamanla gözyaşları da azalır vicdan da soğur. Soğuyan vicdanlarımızı öldürmeyelim isterim oysa. Zaman duyguları, sevinçleri, benlikleri hafızalardan bir bir siliyorken farkında olmadan kendi vicdanımızı bir köşede soğutup kurak, yitik ölü bir toprağa çevirmeyelim. Ben istemezdim mesela ömrümün ilerleyen zamanlarında sol yanımda yaptıklarım için bir ağırlık hissetmeden uyanmayı, geriye dair iyi yada kötü de olsa vicdanımda hislerin kalmadığını hissetmek istemezdim. Ben istemezdim mesela akşamları başımı yastığa koyduğumda düşüncelere boğulup uykularım kaçsa da hesap verememeyi kendime istemezdim. Düşünüyorum şimdi zaman gerçekten her şeyin çaresi mi acaba? Dertlerin, elemlerin, tasaların tüm bunların çaresi zaman mı? Peki ya bunlarla birlikte her geçen gün biraz daha yitirdiğimiz masum duygularımız, düşüncelerimiz, değişen kişiliklerimiz ve tüm bunların yanında

Ne Kadar Tanıyoruz?

Buraya yazmayı epey aksattım bu aralar ama zaman geçtikçe yazdıklarımın, çevremin ve arkadaşlarımında değiştiğini farkediyorum gerçi hangimiz zamanla değişmiyor? Mesela zamanla zıtlıkları daha çok sevdiğimizi eksik yanlarımızın arkadaşlarımızda, dostlarımızda, sevgilimizde var olma ihtimalini arıyor olduğumuzu farkettim. Küçük olaylarda büyük ayrıntılar arayan varlıklar bile olabiliriz her birimiz.Örneğin kendimde iki parça var benim; biri çok uçarı,maceraperest ve gezgin diğeri ise sakin bir köşede yaşamak isteyen kendi halinde üşengeç biri.Böyle garip bir durumun içinde insanın dışa vurumu da haliyle farklı olmaya başlıyor.Zamanla içindeki farklılıklar daha belirgin olarak hayatına yansıyor.Sahi size de oluyor mu?... Nedendir bilmem ama yollara çıkıp saatlerce yürümek yoldan geçen birine 'size eşlik edebilir miyim demek' o kadar çekici geliyor ki ansızın.Ya da eline bir kitap alıp saatlerce onu okumak ve onun içinde bir kahraman olacak kadar dış dünyayla iletişimi kesme